Abstract
Günümüzde, sermaye merkezli iktidarın, mekân oluşum süreçlerini üretim alanına dönüştürdüğüne, mekânın da bir tüketim nesnesine ve artı değer elde etme aracına dönüştüğüne tanık olmaktayız. Bu üretim - tüketim anlayışı neticesinde ortaya çıkan mekânlar çeşitliliği barındırmamakta ve kırılgan
grupları dışlamaktadırlar. Bu dışlanmaları engellemek için ve insanları onurlu bir biçimde, eşit ve özgür yaşamalarını garantiye almak için, mekân kullanımı ve üretimi süreçlerinde herkesi kapsayan ilkelerin tespit edilmesi, bu ilkelerin
de, insanların sahip oldukları hakları ve bu haklarla ilgili minimum
standartları tanımlamaları gerekmektedir.
Bu tezde, bu minimum standartları tespit edebilmek için, Lefebvre’in ‘kent hakkı’ düşüncesi bağlamında, mekânı kullanma hakkı olarak temellük hakkı ve mekân üretimine katılma hakkı olarak oeuvre hakkının, insanların tüm yaşam alanlarını kapsayan haklarıyla ayrıntılandırılmasına çalışılmaktadır. Bunu
gerçekleştirmek için de, kentte insan hakları belgelerinde kaydedilen normlarla, temel insan hakları belgelerindeki normlar karşılaştırılmıştır. Bu karşılaştırmanın sonucunda, mekânlarla ilgili insan hakları normları ortaya çıkmıştır.
Bu hakların korunabilmesi, mekân kullanımı ve üretimi süreçlerine katılan tüm aktörlerin sorumluluğundadır. Bu aktörler arasında mimarlar, hem kişisel pratiklerinde doğrudan olarak, hem de kolektif bir şekilde dolaylı olarak mekân kullanımı ve üretimi süreçlerini etkileyebildikleri için, önemli bir role sahiptirler. Dolayısıyla mimarların sorumlulukları, mimarlık mesleği etiği ve bu mesleğe bağlı etik kodlar çerçevesinde yeniden değerlendirilmelidir.
Günümüzde mimarlık mesleğinin etiği konusunda oluşturulan belgelere baktığımızda, bu belgeler, bağlayıcılığı olan kodlar ve bağlayıcılığı olmayan deklarasyonlar olarak, iki farklı kategoride değerlendirilebilmektedirler.
Bu tez çerçevesinde örnek çalışmalar olarak, Amerikan Mimarlar Enstitüsü, Britanyalı Mimarlar Kraliyet Enstitüsü, Avrupa Mimarlar Kurulu ve Uluslararası Mimarlar Birliği’nin yayınladıkları dört farklı etik kod ve on iki deklarasyon ele alınmıştır ve mekân ile ilgili insan hakları normları açısından değerlendirilmiştir.
Bu değerlendirmeler sonucunda, etik kodların aksine deklarasyonların insan hakları normlarına duyarlı oldukları ortaya çıkmıştır. Deklarasyonların göz ardı ettikleri insan hakları normlarının ise, kamusal mekân ile ilgili oldukları, bunun nedeninin ise son yıllarda mimarlıkta yaygınlaşan apolitikleşme olduğu tespit edilmiştir. Tezin sonuç bölümünde ayrıca mekân ile ilgili insan hakları normlarına duyarlı etik kodların oluşturulması için öneriler geliştirilmiştir.
grupları dışlamaktadırlar. Bu dışlanmaları engellemek için ve insanları onurlu bir biçimde, eşit ve özgür yaşamalarını garantiye almak için, mekân kullanımı ve üretimi süreçlerinde herkesi kapsayan ilkelerin tespit edilmesi, bu ilkelerin
de, insanların sahip oldukları hakları ve bu haklarla ilgili minimum
standartları tanımlamaları gerekmektedir.
Bu tezde, bu minimum standartları tespit edebilmek için, Lefebvre’in ‘kent hakkı’ düşüncesi bağlamında, mekânı kullanma hakkı olarak temellük hakkı ve mekân üretimine katılma hakkı olarak oeuvre hakkının, insanların tüm yaşam alanlarını kapsayan haklarıyla ayrıntılandırılmasına çalışılmaktadır. Bunu
gerçekleştirmek için de, kentte insan hakları belgelerinde kaydedilen normlarla, temel insan hakları belgelerindeki normlar karşılaştırılmıştır. Bu karşılaştırmanın sonucunda, mekânlarla ilgili insan hakları normları ortaya çıkmıştır.
Bu hakların korunabilmesi, mekân kullanımı ve üretimi süreçlerine katılan tüm aktörlerin sorumluluğundadır. Bu aktörler arasında mimarlar, hem kişisel pratiklerinde doğrudan olarak, hem de kolektif bir şekilde dolaylı olarak mekân kullanımı ve üretimi süreçlerini etkileyebildikleri için, önemli bir role sahiptirler. Dolayısıyla mimarların sorumlulukları, mimarlık mesleği etiği ve bu mesleğe bağlı etik kodlar çerçevesinde yeniden değerlendirilmelidir.
Günümüzde mimarlık mesleğinin etiği konusunda oluşturulan belgelere baktığımızda, bu belgeler, bağlayıcılığı olan kodlar ve bağlayıcılığı olmayan deklarasyonlar olarak, iki farklı kategoride değerlendirilebilmektedirler.
Bu tez çerçevesinde örnek çalışmalar olarak, Amerikan Mimarlar Enstitüsü, Britanyalı Mimarlar Kraliyet Enstitüsü, Avrupa Mimarlar Kurulu ve Uluslararası Mimarlar Birliği’nin yayınladıkları dört farklı etik kod ve on iki deklarasyon ele alınmıştır ve mekân ile ilgili insan hakları normları açısından değerlendirilmiştir.
Bu değerlendirmeler sonucunda, etik kodların aksine deklarasyonların insan hakları normlarına duyarlı oldukları ortaya çıkmıştır. Deklarasyonların göz ardı ettikleri insan hakları normlarının ise, kamusal mekân ile ilgili oldukları, bunun nedeninin ise son yıllarda mimarlıkta yaygınlaşan apolitikleşme olduğu tespit edilmiştir. Tezin sonuç bölümünde ayrıca mekân ile ilgili insan hakları normlarına duyarlı etik kodların oluşturulması için öneriler geliştirilmiştir.
Original language | Turkish |
---|---|
Qualification | Doctor of Philosophy |
Awarding Institution |
|
Award date | 30 Sept 2010 |
Publication status | Published - Oct 2010 |